Hamilelikte Sinirlenmek Üzülmek Bebeği Etkiler mi?
Hamilelikte sinir krizi geçirmek, ağlamak ve çok büyük bir üzüntü yaşamak gibi yoğun duygular anne adayları için oldukça yıpratıcı. Ancak bu kez bir bebekten de sorumlu olunduğu için hamilelikte sinir krizi bebeği etkiler mi, sorusu bu tarz üzücü durumlarda ilk akla gelen şeylerden biri oluyor.
Hamilelikte Stresin Başlıca Nedenleri
Hamilelik sürecinde vücutta birçok fizyolojik ve psikolojik değişiklikler görülmektedir. Anne adayının yetersiz hissetmesi, test sonuçlarını ve sağlık kontrollerinin sonuçlarını beklerken yaşanan stres, vücutta yaşanan değişikliklerin rahatsız etmesi, doğum süreci, sancılar ve ağrılar ile ilgili yaşanan endişeler, bebeğin sağlık durumu için duyulan endişeler, çocuk sahibi olacak olmanın yüklediği sorumluluk, ekonomik sıkıntılar ve istenmeden yaşanan gebelikler hamilelik sürecinde ortaya çıkan stresin başlıca kaynaklarından bazılarıdır. Anne adaylarının yaklaşık %10 ile %20’sinde görülen hamilelik depresyonunun getirdiği sürekli olarak üzüntü hali, konsantrasyon bozukluğu, uyku bozukluğu, umutsuzluk, anksiyete, unutkanlık ve ağlama atakları gebeliği ve bebeğin geleceğini riske altına alan durumlardır. Yaşanan bu durumlar bebek ve anneyi etkilediği gibi baba adayını ve yaşanan ilişkiyi de derinden sarsan problemlerdir.
Hamilelikte Sinirlenmek Bebeği Etkiler mi?
Hamileliğin esnasında hormonal değişiklikler sebebiyle duygusal geçişler yaşayabilirsin. Ağlama krizleri, sinir krizleri ve gülme krizleri gibi pek durumlarla karşılaşabilirsin. Hamilelik hormonlarının tavan yapması duygularını daha yoğun yaşamana yol açabilir.
Hamileyken sinir krizi geçirmek, yoğun strese ve üzüntüye maruz kalmak bebeği de olumsuz yönde etkiliyor. Anne adayının stresli bir yaşam sürmesi ve sinir krizleriyle boğuşması bebeğin gelişiminde aksaklıklar olmasına yol açabiliyor. Yapılan araştırmalara göre annenin stresi plasentayı aşarak bebekle buluşuyor, geçirilen kriz ve yaşanan stres, bebeğin nörogelişimini etkiliyor.
Hamilelikte Ağlamak Bebeği Etkiler mi?
Anne adayının gebelikten bağımsız problemlerden dolayı sıkıntı, stres, üzüntü yaşaması ve ağlama nöbetleri geçirmesi gebeliğin gidişatını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Elbette ağlayabilirsin ancak bu, bir kriz ya da nöbet ve süreklilik halinde olmamalı. Vücuttaki stres hormonları olan kortizol ve adrenalin hormonlarındaki artış, kan yoluyla bebeğe de geçebiliyor. Bu durum bebeğin gelişim sürecini etkilemekle birlikte yetişkinlik döneminde depresyon gibi ciddi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini artırabiliyor. Bununla birlikte bebekte davranış bozuklukları, dikkat ve konsantrasyon eksikliği, saldırganlık ve içe kapanılılık hali gibi olumsuz gelişmeler yaşanabiliyor.
Stresin Hamileliğe Etki Mekanizması
Stresin hamilelikteki etkisi net olarak bilinmemektedir. Bazı stres hormonları gebelikte komplikasyonlara neden olabilir. Ciddi ve uzun süreli stres immün sistemi etkileyebilir. Bunun sonucunda rahim içinde enfeksiyon olma ihtimali ve buna bağlı olarak erken doğum riski artar.
Strese reaksiyon olarak sigara kullanımı artabilir, depresyon ve anksiyete nedeniyle ilaç kullanımı başlayabilir ve bu durumlar bebek gelişimini kötü etkiler.
Hamilelikteki yüksek derecede stres bebeğin ileriki hayatında dikkat eksikliğine ve beyin ile immün sistem gelişiminde olumsuz etkisi olabilir.
Hamilelikte Stres Nasıl Azaltılır?
Unutmayın ki burada bahsedilen kronik hale getirilmiş stres ve üzüntü durumunda oluşabilme ihtimali olan olumsuzluklardı. Her zaman dediğimiz gibi mutlu anneler demek mutlu bebekler demek. Şimdi biraz pozitife yönelelim… Sizleri stresten nasıl uzat tutabiliriz neler rahatlatır bunları okuyalım. 🙂
- Düzenli Olarak Hareket Edin
Gebelik sürecinde hareket etmek hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı için tavsiye edilen bir durum. Hareketsizliğin bu dönemde çeşitli sorunlara yol açması muhtemel. Ancak bu hareketliliği sağlamak için aşırı zorlanmak da doğru değildir. Günlük 15 dakika ile yarım saat arası yürüyüşler, stresin azalmasına büyük katkı sağlar. Özellikle olanak varsa parkta ya da doğada yürüyüş yapmak, gebelik stresinin azalması açısından oldukça önemlidir. Zira doğanın bir parçası olan insan, onun içerisinde kendisini daha mutlu hisseder. Doğa yürüyüşleri esnasında derin nefesler almak ve doğa ile bütünleşmek yani anı yaşamak stresin aşılmasına yardımcı olur. Doğa yürüyüşü için olanak bulamayanlar kent içerisinde de yürüyebilir. Ancak kentin kalabalık noktalarından uzak durmak ve daha tenha köşelerinde yürümek gerekir. Zira gürültü, gebelikte hem anne adayının hem de bebeğin stres düzeyini arttıran etkenler arasında yer alır. Sürekli dışarı çıkmak istemeyenler için evde de çeşitli hareket olanakları bulmak mümkün. Yine de evde yapılacak hareketlerin, dışarıda yapılacak kadar etkili olabileceğini söylemek mümkün değil. Bisiklet sürmek de gebelik stresinin azalmasına yardımcı olabilecek durumlardandır. Ancak bu daha çok gebeliğin ilk yarısı için tavsiye edilir. Ayrıca dik ya da zorlu yollarda değil, düz ve hafif aşağı eğimli alanlarda bisiklet kullanılması gerekir. Vücudun sınırlarını zorlamamak önemlidir. Yalnızca pedalları ve oturma koltuğu olan sabit bisiklet aletlerinden alarak bu işlemi evde de yapabilmek mümkün. Hareketliliğin artması, kan dolaşımının artmasına yardımcı olur. Bu da dolaylı olarak stres düzeyinin azalmasına yardımcı olur. Stres ile mücadelenin yanı sıra anne adayının doğuma daha iyi hazırlanmasına da yardımcı olur.
- Nefes Alırken Sizi Rahatlatacak Egzersizler Yapın
Egzersiz yapmak da gebelik sürecinde stresin azalmasını sağlama potansiyeli bulunan yöntemlerdendir. Nefes almak, başlı başına stres ile mücadele için olumludur. Temiz havası olan bir ortamda ya da doğada, derin derin nefes alınması halinde kan dolaşımı düzene girer ve bu da stresi doğrudan azaltır. Ancak nefes almak ile birlikte çeşitli egzersizlerin de yapılması bu stres giderici etkinin büyük ölçüde artmasını sağlar. Gebelik döneminde yapılacak egzersizlerin döneme göre belirlenmesi gerekir. Gebeliğin her haftasında anne adayının karnı daha da büyüyeceği ve hareket alanı kısıtlanacağı için, yapılabilecek egzersiz çeşitleri de sınırlandırılır. Hangi dönemde hangi egzersizlerin yapılabileceğine dair öneri almak için de kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile görüşmek tavsiye edilir. Her gün yarım saat kadar yapılacak egzersizler ile vücudun esnemesini ve gebelik dışında hareketsizlikten kaynaklanan fazla kiloların verilmesini sağlar. Bu sonuçlar bir yandan gebelik stresinin azalmasına yardımcı olurken, öte yandan da sağlıklı ve rahat bir doğum yapılabilmesine olanak tanır. Vücut kasları gebelikten önce yeteri kadar esnek olmayan kadınlarda normal doğumlar daha zor olur. Bu yüzden de gebeliğin her döneminde kesintiye yer bırakmadan egzersizler devam ettirilmelidir. Otuz altıncı haftadan sonra egzersiz yapılması ise önerilmez. Bu dönemde annenin daha sakin kalması ve kendini hem ruhsal hem de bedensel olarak doğuma hazırlaması beklenir. Gebeliğin bu evresine kadar düzenli egzersiz yapan anne adayları, son haftalarda egzersize gereksinim duymaz.
- Sağlıklı Beslenin ve Beslenme Düzeni Oluşturun
Beslenme, insan yaşamının her anında sağlık üzerinde büyük etkiye sahiptir. Ancak gebelik ile birlikte beslenmenin önemi daha da artar. Zira gebelik döneminde sağlıklı beslenme yalnızca anne için değil, aynı zamanda bebek için de gerekli olan bir şeydir. Bu yüzden anne adaylarının sağlıklı ve dengeli bir beslenme programına uymaları gerekir. Gebelik sürecinde yapılan beslenme hataları, stres artırıcı nedenlerdendir. Zira bu dönemde zaten hassas olan beden, yanlış besinlere karşı farklı reaksiyonlar gösterebilir. Gebelik döneminde beslenme önerileri için uzman bir diyetisyen ile görüşülebileceği gibi, kadın hastalıkları ve doğum uzmanından destek almak da mümkündür.
Gebelikte sağlıklı bir şekilde beslenebilmek için her şeyden önce zararlı alışkanlıklardan uzak durulması gerekir. Alkol ve sigara bu noktada ilk akla gelen zararlılardır. Gebelik döneminde alkol ve sigara kullanmak, bağımlı bebeklerin doğmasına, erken doğum gerçekleşmesine ve daha pek çok olumsuz etkinin görülmesine yol açar. Bununla birlikte fast food tarzı hazır yiyeceklerden, cips ve çikolata benzeri atıştırmalıklardan da uzak durulması önerilir. Vücudun hızlı bir şekilde yağlanmasına neden olabilecek bu besinler, doğum esnasında zorluk yaşanmasına yol açabilir. Gebelik döneminde hareketin az olması, bu tür besinlerin kilo yapma ihtimalini daha da arttırır. Ayrıca gazlı içecekler de gebelik sürecinde çok fazla tüketilmemesi önerilen besinlerdendir.
Günlük olarak alınan enerjinin yaklaşık %12-15’i proteinlerden, %25-30’u yağlardan ve %55-60’i de kompleks karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Et ve süt ürünlerinin tüketilmesi, gebelik döneminde stres ile mücadele edebilmek ve sağlıklı beslenebilmek adına önem taşır. Tam yağlı beyaz peynir, süt, yumurta, balık, tavuk ve benzeri yiyeceklerin tüketilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Ayrıca fındık ve badem gibi kalsiyum kaynaklarının da aşırıya kaçmadan tüketilmesinde yarar vardır. Taze sebze ve meyvelerden bolca tüketmek de stres üzerinde onarıcı etkiye sahiptir. Sebze ve meyveler aynı zamanda hem anne adayının hem de bebeğin sağlığına fayda sağlar. Ancak bu noktada organik sebze ve meyve tercih edilmesi daha doğrudur. GDO’lu besinlerden uzak durmak, daha sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebilmek adına önem taşır.
- Zamanınızı Dinlenmek İçin Harcayın
Gebelik döneminde istirahat etmek, stresi azaltan durumlardandır. Gebelik sürecinde anne adayları daha fazla istirahate gereksinim duyarlar. Bu yüzden çalışan annelerde stres düzeyi daha yüksek olur. Mümkünse gebeliğin son aylarına doğru izin almak ve istirahat ederek zaman geçirmek tavsiye edilir. Ayrıca ev işlerine fazla zaman ayırılması, evde ağır işler yapılması da stresi arttırır. Stresin yanı sıra bu işlere fazla zaman ayırılması anne adayı ile bebeğin zarar görmesine yol açabilir. Bu yüzden de gebelik süresince dinlenmek için ayrılacak zamanın, çalışmak için harcanacak zamandan daha fazla tutulmasına özen gösterilmelidir. Stres yaratan her türlü işten uzak durmak, sakinleştirici müzikler eşliğinde istirahat etmek, ruh dinliği getirir ve gebeliğin daha sağlıklı sürmesini sağlar.