Hamileliğin 2. Trimester Döneminde Yapılması Gereken Testler ve Tahliller!
Anne adayı hamileliğin ilk trimesterini atlattıktan sonra, öncekine nazaran daha keyif veren ikinci trimestere ulaştığında aklında bebeğinin sağlığı ile ilgili sorular bulunabilir. Bu soruları yanıtlamak için gerekli test ve tahlilleri yaptırmalıdır.
Bu dönemde anne ve bebek sağlığını korumak oldukça önemlidir. İlk trimester başarıyla tamamlandığında, bu durumu korumak ve devam ettirmek önemlidir. O nedenle anne adayı tahlilleri ihmal etmemeli, düzenli doktor kontrollerine devam etmelidir.
Test sonuçları bazen istenmeyen şekilde gelebilir ancak doktorun vereceği tavsiyeler ve uygulayacağı yeni testler ile anne adayının araştırıp düşünmesi, durumun daha yakından incelenmesi sağlanabilir. Anne bebek arasındaki kuvvetli bağ sayesinde, sonuçlar ne olursa olsun, her şeyin üstesinden geleceklerdir.
Hamileliğin 2.Trimester Testleri
2.trimester döneminde yapılan testler 1.trimester döneminin devamı niteliği taşır. Ultrason, kan tahlili veya anne karnından sıvı alınması gibi farklı yöntemler denenebilir.
1-Üçlü Tarama Testi
Üçlü tarama testi, bütün hamile anne adaylarına, hamilelik döneminin 16.ile 18. haftaları arasında tavsiye edilen bir kan testidir. Anne adayından alınan kan örneğinde, 3 adet farklı hormon ölçümü yapılır. Yapılan bu hormon ölçümünü, anne adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı gibi değişkenler ve hamilelik haftası ile beraber özel bir bilgisayar programına girilerek işleme tabi tutulur. Gebelikte bebeğe ait özellikle Tizomi 21 (Down sendromu), Trizomi 18 (Edwards Sendromu) gibi kromozom bozukluklarıyla birlikte “Nöral tüp defektleri” adı verilen anomalilerin taranmasıdır. İkili testte olduğu gibi üçlü test de riskli grubu tarayan bir tarama testidir
Üçlü tarama testi hamile bütün kadınlara tavsiye edilir ancak aşağıdaki durumlarda özellikle tavsiye edilir:
- Aile geçmişinde doğumsal kusurları olanlar
- Yaşı 35 ve üstü olmak
- Hamilelikte zararlı ilaç veya hap kullanmış olanlar
- İnsülin veya diyabet rahatsızlığı olanlar
- Hamilelikte virüs kaynaklı enfeksiyon geçirmiş olanlar
- Ailesinde doğuştan kusuru olanlar
- Doğuştan kusurlu çocuğu olanlar
2-Dörtlü Tarama Testi
Gebeliğin 16-20. Haftaları arasında uygulanan bir tarama testidir. En uygun yapılma haftası gebeliğin 18. haftasıdır.
İşlem öncesi ultrasonografi ile önce bebek değerlendirilir ve bebeğin ölçümleri yapılır. Sonrasında anne adayından alınan kan örneği ile ultrasonografik bilgiler birleştirilerek bir risk hesaplamasına gidilir.
Aslında dörtlü test, tarama hassasiyetini artırmak amacıyla üçlü test incelemesinde yapılan üç maddeye İnhibin A adı verilen maddenin eklenmesiyle oluşturulmuş bir testtir.
Bu testte de aynen üçlü testte olduğu gibi, dört hormon ölçümünün sonuçları, anne adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı gibi değişkenler ve gebelik haftası özel bir bilgisayar programına girilerek işleme tabi tutulur. Bu işlem neticesinde anne adayının bebeğinde Trisomi 21 (Down sendromu), Trisomi 18 ve nöral tüp defekti (NTD, bebekte omurgada açıklık) varolma olasılığı belirlenir. Hazırlanan dörtlü test raporunda bu anormal durumlar için risk ayrı ayrı belirtilir.
Dörtlü test bir tarama testidir. Kesin bir tanı testi değildir. Bu test tarama yapmak ve olasılık vermek için kullanılmaktadır. Normal gebelik takibinde son derece faydalı bilgiler sunan bu test Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebeliklerde gereken hastalara yapılmaktadır.
Test sonucunda bebeğin kromozomal hastalıklar ve spina bifida açısından riski hesaplanır ve aileye bu konuda detaylı bilgi verilir.
3-Amniyosentez
Genetik hastalıkların araştırılması amacıyla yapılan genetik amniyosentez gebeliğin 15-20. Haftaları arasında yapılır. Bu sürecin beklenmesinin nedeni 15. Haftadan önceki erken gebelik döneminde amniyosentezin komplikasyon riskinin daha yüksek olmasıdır.
Amniyosentez testi nedir sorusuna kısa bir yanıt olarak, hamile kadınlarda bebeğin içerisinde yüzdüğü sıvı olan amniyon sıvısından örnek alınması işlemi olduğu belirtilebilir. Amniyon sıvısının içerisinde bebeğin hücreleri yer alır. Bu nedenle bu sıvıdan alınan örneğin laboratuvar koşullarında incelenmesiyle birlikte pek çok hastalık teşhis edilebilir. Testin en sık yapılma nedeni kromozom bozukluğu şüphesi olsa da, genetik kökenli birçok hastalığın ve enfeksiyonların amniyosentez yoluyla teşhis edilebilmesi mümkündür.
Amniyosentez İşlemi Nasıl Gerçekleştirilir?
Amniyon sıvısı veya amniyotik sıvı, rahim içerisinde bulunur. Bu sıvıdan örnek almak için ince bir iğne yardımıyla karından rahim içerisine girilir. Düşük oranda da olsa bazı riskler taşıdığından, kar zarar durumu göz önünde bulundurularak yalnızca hekim tarafından gerekli görülmesi halinde uygulanır.
Amniyosentez işlemi için hasta sağlık profesyonelleri tarafından bilgilendirilir. İşlemin nasıl ve neden gerçekleştirileceği ile riskler hakkında bilgi verildikten sonra hastanın yasal onayı alınır. Hamileliğin 20. Haftasından önceki bir haftada yapılan amniyosentez işlemi öncesinde rahimin desteklenmesi açısından hastanın mesanesinin dolu olması gerekir. 20. Haftadan sonra yapılan işlemlerde ise delinme olasılığının minimuma indirilebilmesi açısından mesane boş olmalıdır.
İşlemi yapacak olan hekim tarafından ultrason yardımıyla bebeğin konumu tespit edilmelidir. Bunun için annenin sedye üzerine sırt üstü uzanması ve karnını açması istenir. Karın üzerine ultrason jeli sürülür ve bebek görüntülenir. Bu işlemin tamamlanmasının ardından karın bölgesi antiseptik solüsyon ile temizlenir ve amniyosentez işlemine geçilir.
İşlem sırasında küçük bir rahatsızlık hissi oluşur, bu nedenle genellikle anestezi uygulanmaz. Ultrason eşliğinde amniyosentez iğnesi olarak da adlandırılan bir şırınga yardımıyla karından rahim içerisine giriş yapılır ve yeterli miktarda amniyosentez sıvısı alınır. Alınması gereken sıvının miktarı gebelik haftasına göre belirlenir.
İşlem sırasında anne hareketsiz bir şekilde yatmalıdır. İğnenin girişi ile karında batma hissi ve rahimde kramp hissedilebilir. Çok kısa süren bu işlem iğnenin çıkarılması ile son bulur. Alınan sıvı, incelenmek üzere ilgili laboratuvara gönderilir. Testin yapılma amacına göre sonuçlar birkaç gün sonra alınabileceği gibi özellikle detaylı genetik amniyosentezlerde bu süreç 2-3 haftaya kadar uzayabilir.
İşlem sonrasında hastanın az miktarda pelvik ağrı veya kramp hissetmesi, hafif vajinal kanamasının olması olağandır.
Amniyosentez yaptıranlar için hekim tarafından birkaç gün istirahat edilmesi, cinsel aktiviteden ve egzersizden kaçınılması önerilebilir.
Riskleri Nelerdir?
Amniyosentez yaptırması önerilen hamilelerin birçoğunun endişe ettiği konulardan bir tanesi amniyosentez riski olarak düşük yapma ihtimalinin olup olmadığıdır. Amniyosentez işlemi, az da olsa düşük riski taşır. Tecrübeli bir hekim tarafından yapılan amniyosentez işleminde düşük riski oldukça azdır. 15. Haftadan sonra yapılan amniyosentez için düşük riskinin %0,6 ile %1 aralığında olduğu belirtilmektedir. 15. Haftadan daha erken dönemde yapılan işlemlerde düşük riski artar.
Bir diğer risk ise tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi enfeksiyon riskidir. Amniyosentez sırasında veya sonrasında gelişebilecek enfeksiyon için risk %0,1’dir.
Amniyosentez, amniyotik sıvının fetal hücreler ve proteinler içermesi nedeniyle bir dizi hastalığın kesin olarak teşhis edilebilmesini sağlar. Bu nedenle amniyosentez yoluyla teşhis edilebilen hastalıklara ilişkin şüphe duyulması halinde bu teste başvurulur. Dünya genelinde yapılan amniyosentez işlemlerinin çok büyük bir kısmı Down sendromu, Edward sendromu ve Patau sendromu gibi kromozom hastalıklarının araştırılması için yapılmaktadır. Bunun haricinde amniyosentezin yapılmasını gerektiren diğer durumlardan bazıları şunlardır:
- Bebeğin akciğerlerinin doğum için yeterli olgunlukta olup olmadığının araştırılması (Fetal Akciğer Testi)
- Fetal enfeksiyonların teşhisi
- Kan uyuşmazlığı ihtimalinin bulunması
- Amniyon sıvısının olması gerekenden fazla miktarda olması (polihidramniyoz) nedeniyle bir kısmının alınmasının gerekmesi
- Babalık testi
- Gebelik takibi sırasında yapılan ikili ve üçlü tarama testleri sonucunda kromozom anomalisi şüphesinin oluşması
- Anne yaşının 35’in üzerinde olması
- Annenin önceki bir hamileliğinde kromozom anomalisi, nöral tüp defekti gibi durumların söz konusu olması
- Ultrason sonucunda normal dışı bulgulara rastlanılmas
- Akraba evliliği veya ailede kistik fibrozis, orak hücre anemisi, kas distrofisi gibi bir genetik hastalığın bulunması
Amniyosentez, yalnızca belirli hastalıkların teşhis edilmesinde kullanılan bir tarama testidir. Yarık dudak, yarık damak ve daha farklı birçok doğumsal hastalık söz konusu olup bunların amniyosentez yoluyla tespit edilebilmesi mümkün değildir. Bu tarz hastalıkların bazıları yalnızca ultrason görüntüleri ile tespit edilebilirken bir kısım genetik hastalığın ise gebelik döneminde teşhis edilebilmesi mümkün değildir.
Hamileliğin 2.trimester döneminde yapılan testler normal görünmeyen sonuçları ve bebeğinizin sağlığıyla alakalı bir sorunun olduğunu gösterirse endişeye kapılıp kederlenmek yerine doktora danışmalı ve test sonuçlarının doğruluğundan emin olmalısınız. Doktorunuza bu ve benzeri soruları danışarak kendinize bir yol çizmeli ve aklınızdaki karışıklıktan kurtulmalısınız.
- Bebeğinin sağlığıyla alakalı bu durum, onu fiziksel ve zihinsel olarak nasıl etkilenecek?
- Doğumdan sonra bebeğinin geçirmesi gereken ameliyatlar var mı, varsa bu ameliyatlar ve etkileri neler?
- Bu durumda olan bir bebeğin bakımı neleri gerektirir?
- Bu durumun, bir sonraki gebeliğini etkileme olasılığı var mı?
- Gebeliğe son vermek istersen ne tür olanaklar var?
Tüm sorularınızı doktorunuzun yardımıyla cevaplandırdıktan sonra endişelerden kurtulacak ve yapılması gerekene odaklanabileceksiniz.